İçindekiler
Dünyadaki İlk Astronomlar Kimlerdir? Yeryüzünün ilk astronomları olarak bilinen uygarlık Sümer uygarlığıdır. Sümer uygarlığı İ.Ö. 3500 – İ.Ö. 2000 yılları arasında Mezopotamya adı verilen bölgede yaşamıştır. Sümerliler; astronomi, astroloji, tıp, dil ve yazı, matematik, din ve mitoloji gibi pek çok farklı alanda bugün bile hala tartışılan çalışmalara imza atmışlardır. Yaradılış ve Nuh tufanı gibi efsanelere Sümer yazılı kaynaklarında rastlanması oldukça şaşırtıcıdır.
Sümerliler tarihte yazıyı kullanan ilk uygarlık olarak bilinmektedir. Buna bağlı olarak dünya üzerindeki ilk hukuk kuralları da Sümerliler tarafından yazılmış ve uygulanmıştır. Temel matematik işlemlerinin bulunması, geometrik hesaplamaların yapılması, burçların belirlenmesi, bir ay 30 gün olarak hesaplanarak bir yılın 360 gün olarak tespit edilmesi, ilk ay takviminin hazırlanması, ilk kez güneş saatinin kullanılmaya başlanması da Sümer uygarlığı döneminde gerçekleşmiştir.
Babilliler, gökyüzünü gözlemlemişler ve elde ettikleri bulguları kaydetmişlerdir. Bu gözlemleri neticesinde yıldızların ve takımyıldızların yerlerini belirlemişler, takımyıldızların şekillerini kendi hayal güçleri ile birleştirerek halen kullanılan isimlerini vermişlerdir. Kabaca takımyıldızların nerendeyse yarsının isminin Babilliler tarafından verildiğini söylemek mümkündür.
Babilliler, Venüs gezegeni üzerinde de gözlemler yapmış ve Venüs’ün evrelerinin Güneş’ten gelen ışığın yansımaları neticesinde meydana geldiğini dolayısıyla Venüs’ün Güneş’in etrafındaki bir yörüngede döndüğünü açıklamışlardır. Babilliler Ay ve Güneş gözlemine de büyük önem vermişler, Ay ve Güneş tutulmalarını kayıtlara geçirmişler ve Ay’ın evrelerini hesaplamayı da başarmışlardır. Bu dönemde astroloji ile ilgili çalışmalarda da büyük ilerleme kaydedildiğinin söylenmesi mümkündür.
Eski Yunanlılar, meydana gelen astronomi olaylarını yalnızca gözlemlemekle yetinmemişler, bunların neden meydana geldiğini de sorgulamışlardır. Bu düşünceleri sayesinde ilk evren modelleri de meydana getirilmiştir. Dünyanın küre şeklinde bir yapıya sahip olduğu düşüncesi ilk kez bu dönemde ortaya çıkmış, Ay’ın ise bir ışık kaynağı olmadığı, Güneş’ten aldığı ışığı yansıttığı anlaşılmıştır. Tales, Pisagor, Eflatun ve Aristo dönemin önde gelen astronom ve filozoflarıdır.
Mısırlıların astronomi dalındaki faaliyetleri tarım faaliyetlerinde kullanılmak üzere takvim hazırlanması amacına yöneliktir. Bunun sebebi ise Nil’in taşacağı dönemin belirlenebilmesiydi. Mısırlılar yaptıkları gözlemler neticesinde Nil Nehrinin taştığı zamanın Sirius yıldızının gökyüzünün doğu yönünde belirdiği ana denk geldiğini belirlemişlerdir.
Mısırlılar, karmaşık bir rakam ve hesaplama yöntemi kullanmalarına rağmen matematikte oldukça ilerlemişlerdir. Özellikle alan ve hacim hesaplamalarında uzmanlaşmışlar ve pi sayısını da kullanmışlardır.
Mısırlılar, takvim çalışmaları sonucunda bir yılın 365 gün sürdüğünü hesaplamışlar, güneş yılına dayalı takvim ile birlikte ay yılına dayalı takvimi de kullanmışlardır. Ayrıca bir senenin 12 ay olarak hesaplanması ve bir günlük zaman diliminin 24 saate bölünmesi de bu dönemde gerçekleşmiştir.
Çinliler de Ay ve Güneş’e dair gözlemler yapmışlar ve yaşanan tutulma olaylarına dair kayıtlar tutmuşlardır. Çinlilerin, özellikle Güneş gözlemlerine ağırlık verdikleri, Güneş yüzeyinde meydana gelen lekeler hakkında kayıt tuttukları bilinmektedir. Bu gözlemlere dair notların İ.Ö. 2300 yıllarına kadar geriye gittiği göz önüne alındığında gözlemlerin nasıl yapıldığı halen anlaşılamamış ise de bu konuda oldukça başarılı sonuçlar aldıkları kabul edilmektedir.