Aralık ayı siyasi ve ekonomik alanda önemli değişiklikler ile başladı. Ülkemiz ile Rusya arasında yaşanan kriz; doğalgaz ticareti başta olmak üzere, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri de büyük ölçüde etkiledi. Dış ticarette uygulanacak ambargo kalemleri dikkate alındığında ülkemizin ödemeler dengesi açısından etkilenmesi olası görünüyor. Ancak şunu da ihmal etmemek gerekir; ülkemiz için doğalgaz ne kadar gerekli ise, müşteri olarak da Rusya için o kadar önemliyiz.
Öte yandan geçtiğimiz hafta ABD özel sektör istihdam rakamı 217 bin kişi olarak açıklandı. EUR faizleri halen negatif seyrediyor. OPEC’in Petrol üretimindeki sürdürme kararı ise geçtiğimiz haftanın diğer önemli haberlerinden biri oldu.
Özellikle ABD tarım dışı işsizlik rakamının yüksek çıkması FED’in faiz arttırma kararını Aralık ayında gerçekleştireceğini düşündürüyor. Ancak işgücü çalışma saatlerinin değişmediğini, istihdam rakamının piyasaları bu değişikliklere hazırlamak için bu şekilde açıklandığını söyleyen uzmanlar da var. FED’in faiz arttırım kararında tutarlı olması gerektiğini ve beklentilerin piyasalar tarafından daha fazla yönetilmek istenmediğini söyleyen uzmanlar da bir o kadar haklı görünüyor.
Peki bahsettiğimiz tüm bu değişiklikler yurtiçi piyasayı nasıl etkileyecek? Kurların ve faiz oranlarının gidişatı ne yönde olacak? Özellikle FED’in faiz arttırma kararı gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkileyecektir. Çok temel olarak faiz, paranın borçlanma maliyetidir. Borç alan ülke konumunda olan, kamu ve özel sektör borcu USD cinsinden olan tüm ülke ve kurumlar bu durumdan olumsuz etkilenecektir.
FED’in faiz arttırma kararına T.C. Merkez Bankası’nın da tepkisiz kalması beklenemez. Para Politikası Kurulu’ndan TL için de faiz arttırma kararlarının çıkması olasıdır. Özellikle enflasyon oranlarının beklenenden yüksek, büyümenin de beklenen altında gerçekleşmesi zorunlu olarak faiz oranları üzerinde baskı yaratacaktır.
Türkiye açısından önümüzdeki dönemde TL’nin değer kaybedeceği söylenebilir. TL’nin değer kaybı bilindiği üzere ithalatı olumsuz, ihracatı da olumlu yönde etkiler. Bu da dış ticaret dengemize olumlu katkı sağlar. Ancak ihracatınız temel gıda ve hammadde ile sınırlı olduğu sürece kurdaki baskının kalkmasının ekonomik anlamda büyük katkı sağlamayacağını da görmek gerekir.